Bir Günde Mardin: Zamanın Durduğu Şehir

Bir Günde Mardin: Zamanın Durduğu Şehir

Bazı şehirler vardır; gezerken değil, hissederken keşfedilir. Mardin tam da öyle bir yer. Taşın, ışığın ve sessizliğin birlikte hikâye yazdığı bu şehir, bir günde bile insanın ruhuna işleyecek kadar derindir.

Sabahın ilk saatlerinde dar sokaklarda yankılanan adımlarınla başlar yolculuk. Güneş yükseldikçe Ulu Cami’nin minaresinden ezan sesi, uzaklardan gelen Süryani çanlarıyla karışır. Şehir, yüzlerce yıldır olduğu gibi yeniden doğar. Kahvaltı zamanı geldiğinde, Mezopotamya Ovası’na bakan bir terasta sıcak tandır ekmeği, zahter ve süzme balla nefes alırsın. Manzara sonsuz, sessizlik kadimdir.

Öğleye doğru rotanı Dara Antik Kenti’ne çevirirsin. Yeraltı mezarları, su kanalları ve taş oymalarla dolu bu antik şehir, seni Roma dönemine taşır. Ardından Midyat... Telkari ustalarının gümüşe hayat verdiği atölyelerde çekiç sesleri yankılanır. Her işlenmiş desen, sabrın ve geleneğin yüzyıllık izidir.

Gün batımında Kasimiye Medresesi’nin avlusuna vardığında, Mezopotamya ufkuna bakan taş duvarlar kızıl bir renge bürünür. Su sesiyle birlikte, günün yorgunluğu değil huzuru çöker içeriye. Mardin’de zaman geçmez; akar, ama seni yanında götürmez.

Bir günde Mardin’i tamamlayamazsın. Ama bir gün yeter, çünkü Mardin kendini sevdirir, kalbine dokunur ve bir daha gitmek istemezsin.

Rotalar, hikâyeler ve keşifler için: turrotalari.com
MGT Turizm ile tarihin izinde yola çıkın.


WhatsApp Abonelik Başlat
Hemen Arayın