Bir günde Mersin gezmek mi? Evet, biraz iddialı ama imkânsız değil. Şehir, deniz kokusu ile tarihin tozunu aynı nefeste sunar. Sabah sahil boyunda yürürken Akdeniz seni tuzlu bir gülümsemeyle karşılar. Ardından rotanı Kızkalesi’ne çevirirsin; denizin ortasında zarifçe duran kale, hâlâ efsaneler fısıldar.

Öğleye doğru Cennet ve Cehennem obruklarına inersin. Doğa, insanı hem büyüler hem de uyarır: yukarıdan aşağıya bakarken derinliğin sessizliğini hissedersin. Yakındaki Zeus Tapınağı ve Astım Mağarası, Mersin’in sadece sahil değil, aynı zamanda inanç ve mitolojiyle örülü bir şehir olduğunu hatırlatır.

Kanlıdivane Antik Kenti, antik dünyanın yankısını taşır. Roma döneminden kalma bu kutsal alan, taşlar arasında bile hayatın sesini duyurur. Akşamüstü sahile dönüp bir bardak nar suyu eşliğinde gün batımını izlersin. Mersin’in turuncuya dönen gökyüzü, günün sonunda bile enerjisini saklamaz.

Bir günde Mersin’i tam anlamıyla bitiremezsin ama şehri tanımak için yeterince neden bulursun. Çünkü Mersin, hem maviyle hem tarihle nefes alan bir şehir.